MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli partisinin grup toplantısında konuştu.
Ağababaları Marx gibi tek bir emekçinin elinden tutmamış bu güruhun vicdanı tutsaktır.
Taksim ısrarı niye? Emek ile dayanışmanın Taksim ile ne alakası vardır?
Asıl emekçiler polislerdir bunu görmeyen haindir.
Kutuplaşmak yerine kucaklaşmak lazım, Ortak akılla ülkemizin meselelerine kafa yormak, bizim de arzumuz. Kapımıza değil de kalbimize vuranı buyur ederiz. Siyasette köprü kurmak yerine duvar inşa edersek yanlışa düşeriz. Sıkılı yumrukların açılması, yumuşamanın hakim olması dileğimizdir. Siyaset kavga arenası değildir.
boş koltukla meşgul olanların boşa düşmeleri kendi bilecekleri iş. biz boş yapanlarla değil ülkesi için hevesleri olanın hedeflerine bakarız.
Kilit tartışma konularında görüşümüzü paylaşmak istiyoruz. Demlenenlerin ayılması temennimiz. Yargı yetkisini Türk milleti adına kullanan bağımsız mahkemelerdir. Hakimler görevlerinde bağımsızdırlar. Hiçbir makam, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkeme ve hakimlere talimat, emir veremez, tavsiyede bulunamaz.
Kavala’nın yeniden yargılanması, kamçılanan sipariş bir süreç ilerletilmektedir. Bahsedilen şahıs hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüsten ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmıştır. Neymiş? CHP Genel Başkanı Avrupa Parlamentosu’nu ziyarete gittiğinde saati sorunca ‘sen önce Kavala’yı çıkar’ cevabı almış. Özel’in kolunda saat yok mu? Beraberindekilerde de mi yok?
Bir davada yargı yetkisini kullananlara baskı yapmanın, talimat vermenin suç olduğunu vurgulayan Bahçeli, bu suçun şikayete bağlı bir suç olmadığına dikkati çekti.
Gezi Parkı davasında hüküm alan Osman Kavala’nın yeniden yargılanması ya da serbest bırakılması hususunda kamçılanan sipariş bir sürecin devamlı surette ilerletildiğini belirten Bahçeli, Kavala’nın TCK’nin 312. maddesinde düzenlenen “Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya ve görevini yapmasını engellemeye teşebbüs” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldığını anımsattı.
Gezi Parkı davasında yargılanan diğer sanıkların da 18’er yıl hapis cezası aldıklarını ifade eden Bahçeli, şöyle devam etti:
“Bu kararı veren bağımsız ve tarafsız Türk yargısıdır. Neymiş, CHP Genel Başkanı, Avrupa Parlamentosu’nu ziyaret ettiğinde, ‘saati sorunca, sen önce Kavala’yı çıkar’ cevabını almış. Anlamadığımız şudur; Sayın Özel’in kolunda saati yok mudur? Haydi yok diyelim, beraberindeki arkadaşlarında da mı yoktur? Sayın Özel’in saati sormak yerine PKK’ya ve FETÖ’ye verilen destekleri muhataplarının yüzüne vurması gerekmez miydi? ‘Türkiye hukuk devletidir, yargımız bağımsız ve tarafsızdır’ demesi taşıdığı sorumluluğa uygun düşmez miydi? AB’li politikacıların kara propagandasına kulak verip bunları ham haliyle ülkemize taşıyacağına Türkiye’nin egemen devlet onuruna korkusuzca sahip çıkması doğru olmaz mıydı? ‘Bırakın Kavala’yı da kanun kaçağı FETÖ’cüleri ve PKK’lıları Türkiye’ye ne zaman teslim edeceksiniz’ sorusunu soramaz mıydı? Sayın Özel, saati merak ederse, rahat olsun, bana sorabilir, köstekli saatimi açar, kendisiyle açık açık da paylaşırım.”
Bahçeli, Kavala sevdalısı bazı kalemşorların da “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarını uygulamayan bir Türkiye, Anayasa Mahkemesi kararlarına uymayan bir Türkiye, Avrupa Konseyi tarafından yaptırım tehdidi ile karşı karşıya olan bir Türkiye, peki bu kime yarar?” diye adrese teslim bir soruyla gündem tayin etmeye heveslendiğini belirterek, şunları söyledi:
“Ne yapalım, boyun mu eğelim? Yarı sömürge bir ülke olmaya tamam mı diyelim? Avrupa istedi diye adalet ve hukuk şerefini iki paralık mı edelim? Şu iddialara bakar mısınız; ‘Gezi davasında ceza verilmesine esas teşkil eden ve ortadan kaldırılmak istendiği iddia edilen Türkiye Cumhuriyeti hükümetinden kastedilen Başbakan ve Bakanlar Kurulumuymuş. Eğer yapılan itirazlar reddedilirse Gezi sanıkları, karşı çıktıkları anayasa değişikliği ile getirilen sistemden yararlanacaklarmış. Yeni hükümet sisteminde yürütme gücü Bakanlar Kurulu tarafından değil, Cumhurbaşkanlığı Kabinesi tarafından kullanılmaktaymış. Başbakan ve Bakanlar Kurulu, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi içinde yaşatılmıyormuş. Suçun mağduru olan hükümet, yasa ve anayasadan çıkarılmış. Ortada mağduru olmayan bir suç kalmış. Mağduru olmayan suç olmazmış.’ Emin olunuz, bunları kaleme alan şahıs doğrudan doğruya ‘Osman Kavala serbest bırakılmalıdır’ dese en azından daha tutarlı ve omurgalı bir açıklama yapmış olurdu.”